Amerikan Rüyasının Gerçekte Bir Kabus Olması Üzerine

Benim de çocukluk ve lise yıllarım birçoklarımız gibi Amerikan kültür bombardımanıyla geçti. Amerikan yapımı çizgi filmler, malum fast food zincirlerine olan özenti, Backstreet Boys, Blue, Avril Lavigne, the Cranberries, Metallica, Evanescence, Linkin Park, Hollywood filmleri, NBA maçları... Hele bir de kuzenimin bizzat Amerika'dan getirdiği Lance Armstrong'un Livestrong bilekliklerim vardı ki, benim için oldukça değerliydi.


Elbette o dönemler bizim gibi "gelişmekte olan" ve daha da kötü durumdaki ülkelere uygulanan bu kültür emperyalizminden habersizdim. Ergenliğin verdiği durumlar işte, bilirsiniz... Livestrong bilekliğim, dinlediğim yabancı müzikler ve takip ettiğim filmlerle havalıydım. Henüz bu tüketime dayalı kültüre bizzat yerinde maruz kalıp tiksineceğim yıllardan habersizdim.


Galiba lise son sınıftaydı, bir tarih öğretmenim Amerika'nın Avrupalılar tarafından keşfinden sonra kıtada yaşananlardan bahsetti kısaca. Malum, müfredatta böyle şeyler yok. Dehşete kapılmıştım. İlk kez duyuyordum bu tip şeyler. Ama üzerine de gitmemiştim konunun.


Daha sonra üniversitede, 1. sınıfta genel dünya tarihi dersinin hocasından dinlemiştim bir şeyler. Daha sonra da hem bölümüm gereği (siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler okudum) hem de kendi merakımla üzerine gittiğimde neler olduğunu öğrenmiştim. Eh, bir de dediğim gibi, bu kültüre yerinde şahitlik etme imkanım olmuştu, üniversitede New York eyaletinde bir okulda 2,5 sene okudum. 


Sonraki yıllarda 1 yıl Almanya'da yaşadım, 3 yıldır da İtalya'da yaşıyorum ve buralarda gördüğüm fark beni bu kültür konusunda bir kez daha uyandırıyor. Buralarda Amerikan kültürü bizde olduğu kadar baskın değil. Kendi gelenekleri, şarkıları, modaları, sinemaları ve mutfakları var ve Amerikan kültürü ancak belli bir yere kadar girebiliyor Avrupalıların hayatlarına. Hatta Amerikan kültürünün aşağılandığına bile şahit olmuşluğum var. Bütün bunlar benim için hem acı hem de ilginç...


Konuyu dağıtmayayım, yıllar yıllar önce Avrupa'dan Amerika kıtasına giden birtakım Avrupalıların oraya ve orada yaşayan insanlara neler yaptığını merak ediyorsanız, kısa bir araştırmayla öğrenebilirsiniz. 


Ben de size hem giriş niteliğinde olması açısından, hem de çok beğendiğim ifadeleri ve bizzat çağından şahitlik eden biri olduğu için ayrıca kıymetli bulduğum Montaigne'nin Denemeler'inden bir tanesini bırakıyorum aşağıya. Bu kitap genel olarak muazzam zaten de, konuyla ilgili yazdığı bu kısım da gerçekten çok etkileyici...


Buyrun.. :








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'den Defolup Gitmek

Goethe'nin İtalya Seyahati'nden Bize Kalan

Gülümseyen Van Gogh: "Çiçek Açan Badem Ağacı"