ÖFKELİYSEM NEDEN ALİ'YE DEĞİL DE DENİZ'E BAĞIRIYORUM?

Anneliğin önemli bir kısmının suçluluk ve yetersizlik duygusu oluşu, anne olduktan sonra anladığım önemli şeylerden biri. Gerçi, bu duyguların içime nasıl yerleştiği de bir başka önemli mesele ama o, bu yazının konusu değil. 


Suçluluk ve yetersizlik duygularımı tetikleyen şeylerden biri, kızıma bağırdığım zamanlar. Şükürler olsun ki sürekli yaptığım bir şey değil ama yine de zaman zaman çok gerildiğim, kendime hakim olmakta zorlandığım zamanlar ona sesimi yükseltiyorum. Ve gözlerindeki korku ve dehşet ifadesinde boğuluyorum. Evet, kelimenin tam anlamıyla o alevler arasında bo-ğu-lu-yo-rum!


Geçenlerde yine çok gergin hissettiğim, sabrımın çok zorlandığı bir anda, ki bu noktaya gelmemde kızımın hiçbir kabahati yoktu, olmadık bir şey yaptı. Yapmamasını söyledim, tabi çocuk nereden bilsin ben patlamak üzere bir volkanım o anda... Yapmaya devam etti ve ben öyle bir bağırdım ki miniğim neye uğradığını şaşırdı. Ağlamaya başladı ve babasına koştu. Şükür ki babası evdeydi ve hemen ona sıcak bir kucak sunabildi...


Yanlış olduğunu bilsem de o an kendime hakim olamadım. İki kelimelik de olsa evi çınlattım, Deniz ağlayıp babasına koştu ve ben utançla hemen odadan dışarı attım kendimi. İşte o gün, ilk kez, muhtemelen çığlığımın asıl sebebinin bariz kızım olmadığını bildiğimden, bir şey fark ettim gözyaşları içinde:


Neden böyle zamanlarda mesela Ali'ye değil de Deniz'e bağırıyorum? Sinirimin asıl sebebi ikisi de değilken, tercihim neden en günahsız olan çocuk kişisi oluyor? Dürüst olayım, ona gücüm yetiyor da ondan! Ona bağırdığımda o anda karşılık alamayacağımı biliyorum da ondan! Onun bana gücü yetmeyeceğini, sinirimi ondan çıkarabileceğimi düşünüyorum da ondan! Ne büyük korkunçluk, ne büyük zalimlik! Ve aslında ne büyük aptallık! Evet, o an, minicik bedeniyle bana karşılık veremeyebilir ama o da büyüyecek, bir yetişkin olacak ve bu korkunç anlar da onunla beraber içinde büyüyecek. Kim bilir neye dönüşecek, bana ve/veya başkalarına nasıl yansıyacak! Ne büyük aptallık!



Bunu fark ettiğimde bu kez de kendi hıçkırıklarımda boğuldum! 


Ve kendime söz verdim: bu anları daha iyi yönetebilmek için eskisinden çok çok daha fazla çabalayacağım. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'den Defolup Gitmek

Goethe'nin İtalya Seyahati'nden Bize Kalan

Gülümseyen Van Gogh: "Çiçek Açan Badem Ağacı"