Kayıtlar

Taşındım; adres veriyorum..

Bu blogu ilk açtığım günden bu yana çok şey değişti. Eh, ben de değiştim haliyle. Yeni bir başlangıç yapmak gerekiyordu ve ben de tebdil-i mekanda ferahlık vardır diyerek, yeni bir sayfa açtım: dondurmakutusuwordpress Bundan sonra orada olacağım. Burayı silmeye ise kıyamadım. Malum, onca yılın yaşanmışlığı, emeği...  Yeni mekanda buluşalım, sağlıcakla..

VÜCUDUNUZ HAYIR DİYORSA, Gabor Mate

Resim
  Sizin de çevrenizde  “Çok sağlıklıydı, beslenmesine dikkat eder, düzenli spor yapardı, bu hastalık onu nasıl buldu hiç anlamadık!”  diye bahsettiğiniz birileri oldu mu?   “Sigara bile içmezdi, nasıl oldu da akciğer kanseri oldu? ”  c ümlesi tanıdık geldi mi?   Şimdi size bu tür sorulara cevap bulabileceğiniz bir kitaptan bahsedeceğim:  Vücudunuz Hayır Diyorsa.   Bulgaristan asıllı Kanadalı Doktor Gabor Maté imzalı Vücudunuz Hayır Diyorsa, ilk olarak 2003 yılında “ When Body Says No. The Cost of Hidden Stress ” orijinal adıyla çıkmış. Defne Orhun tarafından Türkçe’ye çevrilmesi ve yayınlanması ise 2012 yılını bulmuş. İletişim Yayınları’nın Psykhe serisinin 8. Kitabı. Yeri gelmişken, bu serinin çok başarılı olduğunu belirtmeden de geçmeyim. 382 sayfalık bu önemli eser, 19 bölüme ek olarak Kaynakça ve Dizin bölümlerinden oluşuyor. 19. Bölüm’de iyileşmenin anahtarlarını da veriyor. Aslında düşünüyorum da, kitap başından itibaren yalnızca tespit yapıp kenara çekilmiyor, zaman zaman gizli

ÖFKELİYSEM NEDEN ALİ'YE DEĞİL DE DENİZ'E BAĞIRIYORUM?

Resim
Anneliğin önemli bir kısmının suçluluk ve yetersizlik duygusu oluşu, anne olduktan sonra anladığım önemli şeylerden biri. Gerçi, bu duyguların içime nasıl yerleştiği de bir başka önemli mesele ama o, bu yazının konusu değil.  Suçluluk ve yetersizlik duygularımı tetikleyen şeylerden biri, kızıma bağırdığım zamanlar. Şükürler olsun ki sürekli yaptığım bir şey değil ama yine de zaman zaman çok gerildiğim, kendime hakim olmakta zorlandığım zamanlar ona sesimi yükseltiyorum. Ve gözlerindeki korku ve dehşet ifadesinde boğuluyorum. Evet, kelimenin tam anlamıyla o alevler arasında bo-ğu-lu-yo-rum! Geçenlerde yine çok gergin hissettiğim, sabrımın çok zorlandığı bir anda, ki bu noktaya gelmemde kızımın hiçbir kabahati yoktu, olmadık bir şey yaptı. Yapmamasını söyledim, tabi çocuk nereden bilsin ben patlamak üzere bir volkanım o anda... Yapmaya devam etti ve ben öyle bir bağırdım ki miniğim neye uğradığını şaşırdı. Ağlamaya başladı ve babasına koştu. Şükür ki babası evdeydi ve hemen ona sıcak bir

ERKEKLERİ NEDEN KISKANIYORUM?

Resim
Aşağıdaki satırları ben yazmadım, sevgili Elif hanım  yazmış Meğer Ben Feministmişim isimli son kitabında. Ama ben yazmış da olabilirmişim; sadece buraya, aşağıya aldığım kadarının değil, komple kitabın tamamında anlattıklarının, söylediklerinin hemen hepsinin altına imzamı atarım. Atamayacaklarım da kendisinin kişisel bilgileri ve deneyimleridir herhalde :))  Evet, nihayet ben de böylece erkekleri neden kıskandığımı açıklamış oluyorum: "Eğer 20. yüzyılın başında yaşıyor ve bu düşüncelerimi sevgili ve cehennemlik Freud'un psikanaliz koltuğunda dile getiriyor olsaydım, muhtemelen bana penis kıskançlığı teşhisi koyardı. Avusturyalı sinirbilimcinin bu teorisine göre kız çocukları penisleri olmadığını fark ettiklerinde kendilerini eksik hissediyor ve erkeklere karşı haset besliyorlar. Bu kıskançlık hissi ancak anne olduktan sonra geride kalıyor, çünkü kadın bebeğini penis in sembolik bir hediyesi olarak görüyor, böylelikle penis eksikliğinden kaynaklanan öfkesini bir kenara bıra

BİR EMZİK, PARDON SAYGI MESELESİ

Resim
Bugün okuldan eve döndüğümüzde (küçük kızım yarım gün bir tür oyun evine gidiyor, ben kısaca okul diyorum) ev sahibimizle karşılaştık. 80+ bir nene kendisi. Evleri bize çok yakın, o sayede zaman zaman karşılaşırız böyle. Deniz'i de çok seviyor, zaman zaman hediyeler veriyor, her gördüğünde konuşuyor vs. Bugün de öyle oldu, Deniz'i gördüğünde hemen onunla konuşmaya, uzaktan sevmeye başladı. Deniz de heyecanla ona meyletti; elindeki kitabı ve okuldaki Halloween etkinliğinde yaptığı hayaleti gösteriyordu tam ona ki... Nene uzanıp Deniz'in emziğini aldı ağzından "Sen artık emzik için büyüdün," diyerek. Miniğim o kadar  şok oldu ki yüzündeki ifadeyi anlatmam zor! Sadece şok olmadı, dehşete kapıldı ve o ilk iki-üç saniyelik şokun hemen ardından ağlamaya, kendini yere atmaya başladı. Ev sahibimiz Deniz'in bütün bunları emzik için yaptığını düşündü muhtemelen. Beraberindeki yaklaşım ve davranışları böyle söylüyordu en azından. Oysa durum başkaydı bana göre.. Tersinden