Kayıtlar

Kasım, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yağmurlu Bir Öğleden Sonra

Resim
Benim okullarım hep şehirden uzakta oldu; ilkokulum ve lisem geniş bahçeleri olan şehrin gürültüsünden uzak yerlerde servisle gidip geldiğimiz mesafelerdeydi, üniversitelerim kampüs üniversiteleri. Geniş bahçeleri, bahçelerinde yeşil alanları, ağaçları ve çiçekleri olan güzel okullardı, şanslıydım, benim gibi biri için şahane! Biz de arkadaşlarımla bu bahçelerin nimetlerinden yararlanmayı ihmal etmedik tabi mevsimine göre; kah karlarda taklalar aştık, kah çimlerde şakalaştık, kah ağaçların, çiçeklerin içinden fotoğraflarla anılarımızı süsledik. Tek bir şey vardı ki kimseyi ikna edemediğim: yağmurlu havalarda dışarı çıkmak! Siz şemsiye tutkunları bilmezsiniz yağmurun saçlarınızdan süzülmesinin, kirpiklerinizden yol bulup gözlerinizle buluşmasının ne harika bir duygu olduğunu. Yağmur damlalarının pıt pıt ellerinize inmesi, göğe bakmak için kaldırdığınız başınızın pıtır pıtır okşanması... Yağmur damlalarıyla birlikte inen meleklerin sesleri, yağmurun huzuru, temizliği ve ah o güzelim

Kış Kokusu

Resim
Nasıl anlarsınız kışın geldiğini? Boynumuza başımıza dolanmaya başlayan atkılar, bereler? Rengarenk eldivenler? Kar taneleri? Hayır, hiçbiri. Kışın geldiği, kokusundan anlaşılır ezelden beri. Başka yerleri bilmem, ama benim diyarıma bugün itibariyle kış geldi, içime çektim mis gibi kış kokusunu bugün. Öylesine içten, öylesine samimi. Ne sonbaharın hüzünlü yaprakları, ne ilkbaharın neşesi, ne yazın davetkar güneşi, ille de kış romantizmi.  Evet, ben kış çocuğuyum. Aralık benim ayım, kar benim beyazım. Her kış en çok üşüyen belki de benimdir, öyle çok sıcak severim, ama hayır, ille de kış, benim mevsimim. İlkokulda dizime gelen karlarda taklalar atarak eğlendiğim o günler, çocukluğuma dair belki de en neşelileri. Ben ilk, kışın aşık oldum. En romantik günlerimi kışa borçluyum. Evet, ben kış çocuğuyum. Bilkent Üniversitesi merkez kampüs, Ankara Yine de bazen, kışın da çaresiz kaldığı yıllar oldu; mutsuzluk, çaresizlik kar taneleri olup üzerime çöktü. Öyle bir kış günü. Ankara karl

Almanlar, Burada Yaşayan Türkler ve Kürtlerle İlgili

Resim
Almanya'daki ilk günüm. Boyumdan büyük iki valizim ve iki güne dayanan uykusuzluğumla yurt kaydımı yaptırmak için sırada bekliyorum. Bitmek bilmeyen Alman bürokrasisiyle ilk günden tatsız bir tanışma. Mesai saatleri öğleden sonra dörtte bitiyor, sonrasında kurallar için yaşayan bu insanlara parmak kımıldatamazsın. Benim kaydım yetişmedi, saat beşe geliyor, dolayısıyla kaydım bitse de yurda gittiğimde anahtarlarımı alacak yetkiliyi bulamayacağım. Ya direk bir otel arayacağım kendime ya da yurda gidip şansımı deneyeceğim. Kısıtlı öğrenci bütçemle otele para vermek istemiyorım, gittiğimde kimseyi bulamayacağımı bilsem de bir şansımı denemek istiyorum. Kendimi ve valizlerimi sürüye sürüye yurdun sokağını buluyor, kapısına gidiyorum fakat kapı duvar. Gitmekle kalıp biraz beklemek arasında bocalarken kapı açılıyor ve sapsarı saçlarından, beyaz tenlerinden ve renkli gözlerinden Alman oldukları belli olan üç kişi çıkıyor ve merakla bana yaklaşıyorlar. Durumu anlattığımda, ikisi kocaman val

Çıtırık'ın En Sevdiği Oğluna, Sevgiyle..

Resim
Çocukluğuma dair çok az şey hatırlarım, bölük pörçük anılar, şehirler, yollar, kişiler... Dedemin ziyaretine gittiğimiz zamanlar, en net hatırladığım nadide anlar. ''Orta Doğu ve Balkanlar'ın en güzel kızı'' derdi bana elini öperken ben. Orta Doğu ve Balkanlar konusunda henüz herhangi bir fikrim yoktu ama dedem bana öyle sevgi dolu, öyle gülen gözlerle bakardı ki, emindim güzel bir şey olduğuna. Çocukken sorularımla herkesi bezdiren, bugün hala pek çok yerde o atasözündeki merakın öldürdüğü kediyi canlandıran ben, bir kez bile sorma gereği duymadım dedeme, Orta Doğu ve Balkanlar nasıl bir şey dede, diye. Birileri bana anlatmaya kalksa ne menem yerler olduğunu bu Orta Doğu ve Balkanlar'ın, imkanı yok inandıramazdı zaten, dedem güzel bakıyordu bir kere.  Çok sonra Orta Doğu ve Balkanlar'ı anlatan okullardan mezun oldum. Kader ağlarını kendi kulvarında ve benim kafamda öyle bir ördü ki, ben kendimi Almanya'da buldum; Orta Doğu ve Balkanlar ve daha fazl