Gelinlik Konseptiyle İlgili Dertlerim

''Hayatının en önemli günü için kendi ellerinle ve aşkla bir şeyler yapmak çok özel.'' diyor Amerikalı Abbey Ramirez-Bodley. İstediği gelinlik modellerine bütçesi çıkışmayınca kendi gelinliğini kendi yapmış ve düğün fotoğraflarında çok da mutlu görünüyor. Gelinliğini pahalı bir markadan alamıyor olduğu için huysuzlanmamış, daralmamış ve daraltmamış. İlişkisini ve sevdiği adamı çıkmazlara sürüklememiş. Belli ki gelinlik konseptinin bir detay oluduğunun, düğün dediğimiz organizasyonunsa birbirini seven iki insanın tek yürek olmaya adım atarken geçecekleri bir süreç olduğunun farkında ve bu süreci elindeki imkanlarla nasıl gönlüne göre geçirebileceğinin peşinde. Ya da öyle olmasa bile, ki öyle olduğuna dair pek çok veri elimizde, ben öyle yorumlamaktan mutluyum çünkü tek bir gün birkaç saatliğine giyilecek olan gelinliğe korkunç paralar verilmesini aptalca buluyorum.

Birkaç saatliğine ve çoğunlukla binbir eziyetle üzerinizde taşıyacağınız o tül yumağına ayrılan onca para, zaman ve emek arzuya göre çok daha faydalı ve mantıklı işlerde harcanabilir. Misal ben, sevdiğimle el ele Tayland'da rehabilitasyon gören filleri hortumundan öpmek ve onlara ninniler söylemek için, evime hep hayalini kurduğum kütüphaneyi yaptırmak için veya Suriyeli çocuklarla kışlık kıyafet alış-verişine çıkarak değerlendirmek isteyebilirim. Sen de mesela hayatında tek bir gün birkaç saatliğine giyeceğin çakma bir Barbie bebek kıyafetine gömeceğin o parayla çok istediğin başka bir şey alabilirsin ve ne alırsan al birden fazla kez kullanacağın, daha işlevsel ve tatmin edici bir şey olacağı çok yüksek bir ihtimal olacaktır.

Düğün günü ve o güne dair tüm detaylar elbette ki önemlidir ve o gün özeldir. Mutlu ve yepyeni bir dünyaya açılan kapı, bir kavuşma anı ve bu anın sevilenlerle paylaşılma sürecidir. Fakat bu süreci herkesten daha şaşalı olacak derdiyle, bilmemkaç kişinin hafızasında yer edecek, günlerce konuşulacak, amman ne kadar da gösterişli olacak kafasıyla boyunu aşan harcamalarla geçirmek, sonrasındaki umulan mutlu hayatı zora sokacaksa hele, aylar yıllarca taksitler bitmeyecek, sağa sola gösteriş derdinde borçla saçılacaksa paralar ve bu gerzekliğin sonucu gerçekleşebilecek hayaller ertelenecek veya hiç olacaksa günün sonunda, akıl ve zeka bunun neresinde, mantık bunun hangi köşesinde?

Gelenek olmuş diye tüm gerzeklikleri kapsül halinde yutuyoruz, içini açıp bakmadan. Kabullenip kendi ellerimizle zorlaştırıyoruz hayatı, mutsuz oluyoruz, mutsuz ediyoruz. Özel günler biz onları özel ilan ettiğimiz için öyleler, dolayısıyla bizi kontrol etmemeliler. Bilakis, mutluluğa giden yolda amaç olduklarını ve kontrol edilmesi gerekenin onlar olduğunu unutmamak gerekir. Pekala el örgüsü bir gelinlikle ve kır çiçeklerinden bir taçla da günümüz yeterince özel olabilir. Hatta söylüyorum, daha bile güzel olur. Delirmeyelim. Ağırlığımca bir tül ve boncuk yığınını apartman topuklarla ve suratıma boca edilmiş boyalarla o çok özel günümün çok gösterişli ve fakat çok rahatsız ve çok mutsuz olmasını reddediyorum.

İşte bu yüzden Abbey beni çok heyecanlandırdı ve mutlu etti. Belki o zorunluluktan, maddi imkansızlıktan bu yolu seçti, ama ben onun yerinde olsaydım ben de aynı şeyi yapardım param olsun olmasın. Böyle bir yeteneğim olmadığına bir kez daha hayıflandım. Abbey kendi emeğiyle özel gününü gerçekten özel kılmış. Keşke ben de onun gibi kendi ellerimle ve aşkla hazırladığım bir gelinliğin özelliğini hissedebilecek olsaydım.


Ayrıca bknz:

http://onedio.com/haber/butcesine-uygun-gelinlik-bulamayan-her-kadina-ilham-veren-gelin-gibi-gelin-ramirez-bodley-640198

http://metro.co.uk/2015/11/19/this-bride-spent-eight-months-crocheting-her-own-wedding-dress-5512244/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'den Defolup Gitmek

Goethe'nin İtalya Seyahati'nden Bize Kalan

Gülümseyen Van Gogh: "Çiçek Açan Badem Ağacı"